Son 20 yılda organik gıdalara olan ilgide ciddi bir artış söz konusu. Örneğin,2015 yılında ABD´deki organik ürünlerin satışı, bir önceki yıla oranla %11 artış göstermiştir. Çoğu birey, bu gıdaların endüstriyel gıdalardan daha sağlıklı ve lezzetli olduğunu düşünmektedir. Yapay gübre, antibiyotik, büyüme hormonu, kimyasal girdi...vb.maddelerin kullanılmadığı; üretimden tüketime her aşamada kontrol edilen ve sertifikalandırılan gıdalara organik gıda denmektedir. Yapılan çalışmalara göre organik ve endüstriyel gıdaların farklılıklarına değinecek olursak:1)Genel olarak organik gıdaların nitrat içeriğinin, endüstriyel gıdalardaki nitrat içeriğine göre daha düşük olduğu saptanmıştır.Nitrat, bazı kanser türleri ile ilişkilendirilmektedir.2)Hayvanların beslendiği yemden ötürü organik etin doymuş yağ içeriği daha düşük, omega 3 yağ içeriği daha yüksek bulunmuştur.3)Yine hayvanların beslendiği yem çeşidine bağlı olarak, organik sütün omega 3 yağ asidi ve demir içeriği daha yüksek tespit edilmiştir. Ancak selenyum ve iyot düzeylerinin endüstriyel süte oranla daha düşük olduğu görülmüştür.4)Organik sebze ve meyvelerin C vitamini, E vitamini, demir, magnezyum, çinko...vb. vitamin-mineral düzeyleri daha yüksek bulunmuştur.Türkiye´de organik gıdaların üzerinde yeşil Türkiye haritasından oluşan özel bir logo yer almaktadır. Bu logo, Organik Tarım Kanunu ve 25841 sayılı Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik kapsamına göre oluşturulmuştur.Ne yapmamız gerektiğine gelecek olursak, organik gıdaların sağlığa etkisi konusunda endüstriyel gıdalardan önemli ölçüde farklı olduğuna dair daha fazla bilimsel veriye ihtiyaç vardır. Organik olsun veya olmasın sebze ve meyve tüketimini arttırarak bunları mevsiminde almayı, gıdalarımızı bilindik markalardanvegüveniliryerlerden temin etmeyi kendimize prensip edinmeliyiz