Ötekileştirmek diye bir gerçek var hayatımızda. Farklı etnik, dini, kültürel değerlerin bir arada yaşadığı toplumsal yapımız ile iftihar etsek de bu durum söylem ötesine geçememektedir. Her bireyin eşit imkan ve haklara sahip olduğunu iddia ediyorken beraberinde birbirimizi memleketiyle, siyasi görüşüyle, diniyle her açıdan yargılamayı sürdüren bir yapı içerisindeyiz. Toplumumuza tarihi açıdan bakacak olursak geçmişinde 3 kıtaya yayılmış, yüzyıllar hüküm sürmüş, farklı milletleri tek çatı altında bir araya getirmiş imparatorluğun çok kültürlü yapısının izlerini taşıyan bir millet. Fransız Devrimi´nin akabinde getirdiği ulus devlet anlayışıyla Türkiye Cumhuriyeti´nin temellerini yine sosyal ve demokratik adımlarla atmış, çok kültürlü yapısını muhafaza eden, köklerinde her tonu barındıran bir toplumu devam ettiriyoruz.
Uzun yılların birikimiyle sahip olduğumuz kültürel farklılıklarımızın en büyük zenginliğimiz olduğunu özümsemek yerine farklılıklarımızın bir ötekileştirme unsuru olarak kullanılmasına şahit olmak çok acı verici. Toplum içerisindeki farklılıklara olumsuz bakılması kısa vadede büyük sonuçlar doğurmayacak olsa da bu durumun sürdürülmesi uzun vadede toplum içerisinde geri dönüşü olmayacak kırılmalara sebebiyet verebilir.