Kültür: tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü olarak tanımlanmakta. Bu durumda kültürel bir birikimin aynı zamanda kaliteli bir özgürlük biçimi olduğunu söylemekte çok doğal olacaktır.
Fakat 21. yüzyıl insan yapısına bakarak bu zengin özgürlüğün toplumun büyük bir kesimine tesir edemediğini üzülerek izliyorum. Her gün dünyada milyonlarca yenilik ve gelişimin reaksiyon verdiği çağımızda ülkemiz insanlarının kültürsüzlüğü, parasızlığın arkasına sığınarak savunmaları ya da bunu parayla alabileceklerini iddia etmeleri ironik bir bulmaca gibi geliyor. Bir kitabın içinde kaybolmak, bir müziğin notalarına meraklanmak, bir yapının tarihine tanıklık etmek, yan ülkenin yemeğini yudumlamak, bugün uyandığın gezegenin içinde neler olduğuna kulak vermek ne zaman bir sınıfsal ölçüt oldu?
Özellikle yeni nesil adına konuşacak olursak özendikleri moda, yemek, mekan kültürlerini gerçekten özümseyerek, geliştirerek bir sonraki nesillerine aktarmak bir yana yaşadığı anın farkında kaliteli bir sohbeti bile paylaşamadıklarına şahit oluyoruz. Sosyal medyada yansıtılan karelerin ardında içi boş kimlik karmaşaları yaratmaya başladık.
Eğitim ve öğretim süreci ile başlayan ebeveyn ve eğitimciye ise büyük sorumluluk yükleyen bu kimliğin artık daha farkında olunması gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Uçlarda yaşayan günümüz işleyişinde bir dil daha bilmesin, sanattan anlamasa da olur, toplumsal farklılıklarını ülkesini tanımasın diyebileceğimiz bir yaşam yok. Bu nedenle özellikle topraklarımda kültürel kimliğin ne kadar önemli olduğunun bilincinde ebeveynler ve yetişen çocuklar olmasını diliyorum… Cehalet ile gözlerini kapatan bir toplumun yeni dünya sistemlerinde yer edinmesi artık imkansız olacaktır. Mutlu haftalar dilerim.