Çocuklarımızın hakları; 20 Kasım 1989 tarihinde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, 197 ülkenin taraf olarak imzaladığı “Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi” ile güvence altına alınmıştır. Bu sözleşme kapsamında çocuklarımızın temel haklarından olan “Eğitim Hakkı” ırk, dil, din ayrımı gözetmeksizin tüm çocukların “fırsat eşitliği” ilkesi doğrultusunda ücretsiz temel eğitimden yararlanmasını ifade eder. Bu çerçevede değerlendirdiğimizde, her çocuk doğduğunda eşit haklara sahipmiş gibi görünse de zamanla birçok yönden eşitsizlikle karşı karşıya kaldığını somut bir şekilde gözlemlemekteyiz. Bu eşitsizlikler; sosyal yapı, ekonomik düzey, ailelerin eğitim durumu, coğrafi farklılıklar, yanlış eğitim politikaları gibi temel etmenlerden kaynaklanmaktadır.
SOSYO-EKONOMİK FARKLILIKLAR
Ailelerin ekonomik durumları ne kadar iyiyse çocuklarına o ölçüde özel takviye dersleri aldırmakta, gerekli ders mateyallerini rahatlıkla temin edebilmekte ve çocuklarını diledikleri okula gönderebilmektedir. Maddi durumu yetersiz olan aileler ise kamu imkânlarıyla yetinmek zorunda kalmaktadır. 23 Mart 2020 tarihi itibariyle pandemi nedeniyle zorunlu olarak başlatılan uzaktan eğitim sürecinde bu farklılıklar daha da ön plana çıkmış ve bu süreç çerçevesinde birçok öğrenci ve veli mağdur olmuştur. 2020-2021 yılı eğitim ve öğretim dönemi başında yapılan araştırmalar neticesinde 1,5 milyon öğrencinin internet olanağının bulunmadığı, 1 milyon öğrencinin de tablet ya da bilgisayara sahip olmadığı tespit edilmiştir. Ne yazık ki bu çocuklar yeterli koşullara sahip olmadıkları için adeta eğitim sisteminin dışında bırakılmışlardır.
OKULLAR ARASINDAKİ FARKLILIKLAR
Eğitimdeki temel eşitsizlik noktalarından biri de okullar arasındaki eşitsizliklerdir. Özel ve devlet okullarının çocuklara sundukları imkanlar temel eşitsizlik nedenlerini oluştursa da coğrafi etkenlere, ekonomik yetersizliklere ve yanlış politikalara bağlı olarak her devlet okulunda ve bölgede aynı alt yapı imkanının sağlanamaması da eğitimde fırsat eşitliğini baltalayan etkenlerden biridir. İnternetin çekmediği köy ve kasabalarda çocukların kilometrelerce yol yürüyüp dağ tepe gezerek internetin çektiği yerler araması ve büyüklerinden derslerini dinleyebilmek için cep telefonlarını istemeleri bu eşitsizliği gözler önüne sermektedir.
Özel okullar öğrencinin edinmesi gereken kazanımlar doğrultusunda birçok imkanı öğrencilere ivedilikle sunarken, devlet okulları Türkiye´nin dört bir yanına eşit bir eğitim imkanı sağlamada zorluk yaşamaktadır. Bu fark uzaktan eğitim sürecinde daha da katlanmıştır. Özel okullar her gün düzenli olarak belirli bir plan çerçevesinde yapılan ders anlatımları, video çekimleri ve kurdukları sıkı kontrol mekanizmasıyla uzaktan eğitim sürecine kısa sürede adapte olabilmiştir. Devlet okulları ise uzun bir süre EBA programının sıkıntılarıyla boğuşmuş ve sık sık kesintiye uğrayarak eğitim verebilmiştir. Sonuç olarak özel okullar eğitime online olarak devam ederken, devlet okullarının büyük çoğunluğunda altyapı olmadığı için eğitimin nasıl ilerleyeceği hâlâ belirsizliğini korumaktadır.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
- Eğitim finanse edilirken bölgesel farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır.
- Eğitimde eşitliğin sağlanması konusunda daha ciddi, Türkiye´nin koşullarına ve alt yapısına uygun daha kararlı bir siyasi irade oluşturulmalıdır.
- Uzaktan eğitime erişim imkanı bulunmayan öğrencilere valilikler, belediyeler STK´lar ve iş insanlarının da desteğiyle ivedilikle tablet ve bilgisayar yardımı sağlanmalıdır.
- Özellikle hiç vaka bulunmayan kırsal yerleşim yerlerindeki okulların öncelikli olarak açılması sağlanmalıdır.
- Derslik sayısı artırılarak her çocuğun daha nitelikli bir eğitim alması sağlanmalıdır.