NECMİ IŞIKSAL

Tarih: 12.04.2016 15:00

YEREL GAZETECİNİN SAYGINLIĞI BİTİYOR

Facebook Twitter Linked-in

YEREL GAZETECİNİN SAYGINLIĞI BİTİYOR

Geçtiğimiz hafta sonu Çorlu’da gerçekleşen Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin ikinci yıl değerlendirme toplantısı, Tekirdağ’ın Türkiye çapında duyulmasını sağladı. Ama maalesef olumlu anlamda değil. Bildiğiniz gibi, toplantıda tatsız şeyler yaşandı.

Benim üzerinde duracağım kısım bu değil. Benim gündeme getirmek istediğim konu, yerel basının Tekirdağ’da geldiği nokta.

Son dönemlerde Tekirdağ Valisi Enver Salihoğlu başta olmak üzere, hiçbir kuruluş yerel basınla bir araya gelerek bilgilendirme toplantısı dahi yapmaz oldu. Önceleri emniyet müdürlerimiz hemen hemen her operasyon sonrası basının karşısına çıkar, detayları bizzat anlatırdı. Ticaret ve esnaf odalarımız bizimle sürekli istişare halinde olurdu. Siyasetçilerimiz demeç vermek için yarışırdı.

Bir önceki valimiz Ali Yerlikaya, her ay basınla bir araya geleceğini söylemiş, hatta birbiriyle kavgalı iki basın derneğini de birleşmeye ikna ederek yerel basının gücünün birlikten geleceğini söylemişti. Ama o da kısa sürede pes etti ve o toplantıları görev süresi dolana kadar bir daha göremedik.

Rektörümüz Prof. Dr. Osman Şimşek’in basınla arasının nasıl olduğunu da bilmeyen yok. O da göreve ilk geldiği günlerde bizimle sık sık birlikte olacağını söylemiş ancak kısa sürede bundan vazgeçmişti.

Bütün bu örnekler Tekirdağ’da yerel basının geldiği noktayı gözler önüne sermektedir.

Peki, bu duruma gelmemizin sebebi ne?

Tekirdağ basınının temsilcileri içinde, kariyerini gazetecilik üzerine kurmuş, bu kariyeri gazetecilik dışında bir amaçla kullanmamış, gazeteciliğin gerektirdiği sorumluluklardan kaçmamış kaç basın mensubu sayabilirsiniz?

Herhangi biri “Ben berberim, motor ustasıyım, marangozum,” diyerek bir iş yeri açamaz. Önce çırak, sonra kalfa en son ustalık belgesini alırsa işyeri açabilir. Oysa eline bir fotoğraf makinası veya bir ajanda alan ben gazeteciyim diyerek hemen sokağa çıkabiliyor.

Saygı yok, sevgi yok, yaşa ve tecrübeye hürmet yok.

Gazeteci karşısında kim olursa olsun çekinmeden sorusunu sorar. Gazeteci halkın haber alma özgürlüğü uğruna gerekirse kelleyi koltuğuna alır. Bir skandal varsa, sorumlularının hangi koltukta oturduğuna bakmaksızın üzerine gider. Gazetecinin en büyük silahı kalemidir, dilediği gibi yazar. Eleştirir. En sert şekilde eleştirir.

Ancak gazeteci, bu mesleğin, birçok meslekten daha fazla olmak üzere, bir adabı olduğunu bilir. Gazeteci, karşısındaki kişinin makamına, bulunduğu ortama uygun hareket eder, konuşur. Gazetecinin hüküm sürdüğü alan, yazdığı haberler, makalelerdir. Bu alanlarda yine adaba uygun şekilde istediği kişi hakkında, dilediği gibi yazabilir. Ama bu alanın da hudutları olduğunu unutmamalıdır.

Bu adap, mesleğin eğitimini almış arkadaşlarımızda, kardeşlerimizde olur. Bir de bu işe genç yaşta gönül vermiş, mesleğin içinde büyümüş ve pişmiş ağabeylerimizde, meslektaşlarımızda olur. Ama sonradan bu mesleğe girmiş kişilerde bu adabın tam olarak oturmuş olmasını beklemek çok iyimserce bir yaklaşım. Her mesleğin kendine göre yazılı olmayan kuralları vardır. Ama bu kurallar gazetecilik gibi bir meslekte daha çok dikkat etmeyi gerektirir.

Özetle, Tekirdağ basınına hâkim olan anlayışın bu adaptan uzaklaşması, şu anda neredeyse bütün kurumların yerel basınla kavgalı olmasının ana nedenidir. Bu sebeple hepimizin şapkayı önüne koyup düşünmesi gerekiyor.

 

Zira yerel basınla toplantı yapmama geleneği tüm kurumlar arasında çığ gibi büyüyor. Yerel basının saygınlığı her geçen gün göz göre göre eriyip gidiyor.

Şehrin valisi, rektörü, emniyet müdürü, Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilçe belediye başkanları, Ticaret ve Sanayi Odası, sivil toplum örgütleri basınla toplantı yapmaktan kaçıyorsa bunun altında suçu biraz da kendimizde aramamız gerekmez mi?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —