Tarih: 22.11.2021 12:07

TEKİRDAĞ TABİBLER ODASINDAN BASINA VE KAMUOYUNA;

Facebook Twitter Linked-in

Bugün maalesef çok acı bir olayın ardından burada toplanmış bulunmaktayız.
Ankara Şehir Hastanesinde Kadın Doğum Kliniğinde asistan hekim olarak çalışmakta olan Dr. Rümeysa Şen nöbet ertesi evine gittiği sırada bir trafik kazası sonrası hayatını kaybetti. Rümeysa Şen´in gün aşırı tuttuğu yorucu nöbetlerin ardından geçirdiği kaza görüntüleri bize bunun bir kaza değil göz göre göre çalışma şartlarının sebep olduğu bir cinayet olduğunu gösterdi.
Yıllardır “Çalışma şartlarımız bizi öldürüyor” dedik ancak hiçbir düzenleme yapılmadı. Melike Erdem, Ece Ceyda Güdemek, Emre Bakırlı, Mustafa Yalçın ve maalesef Rümeysa Berin Şen ve adını bile duyamadıklarımız hayatlarının baharında, mesleklerine hevesle başladıkları zamanlarda birer birer yaşamlarını yitirdiler. Ölüme sürüklendiler.
Soruyoruz…
Asistan hekimlerin çalışma şartlarının düzeltilmesi için kaç meslektaşımızın daha ölmesi gerekiyor?
Bir devlet memuru ayda ortalama 168 saat mesai yaparken bir asistan hekimin mesai süresi 360 saati bulmaktadır. Asistan hekimler çoğu branşlarda 36 saate varan sürelerde çalışıyor. Hekimler uykusuz, yorgun geçen gecenin ardından polikliniklerde 100´e yakın hasta muayene ediyor, gözleri uykudan kapanmak üzereyken ameliyata giriyor.
Hastalarımıza soruyoruz…
30 saattir çalışan asistan hekimin 80. Hastası ya da ameliyat ettiği kişi olmak ister misiniz?
Asistan hekimler nöbet ertesi dinlenmeden mesaiye devam ettiğimiz gibi bir de gün aşırı nöbetler tutuyor, neredeyse ayın yarısında evimize gidemiyoruz diyorlar..“Maksimum ne kadar çalışacağımız hiç konuşulmazken maksimum ne kadar ücret ödeneceği ise her yerde karşımıza çıkıyor. Bu çok net ki, ucuz iş gücü olarak görülüyoruz. Performans sistemi nedeniyle ücret kesintisi yapılacağı zaman akla ilk gelenler hastanenin iş yükünü sırtlayan asistan hekimler oluyor.” Diyorlar..
İnsanca nöbet sayısı ve nöbet ertesi izin hakkını dillendirdiğimizde hocalarımız ve kıdemli asistan hekimler tarafından “Biz çalıştık, siz de çalışacaksınız.” Yanıtını almak istemiyoruz diyorlar…
Biz hekimler 19 aydır zaten pandeminin tüm yükünü sırtlanmış canımız pahasına götürüyoruz. Zaten 19 aydır ölüyoruz, 19 aydır hastalanıyoruz, gün be gün tükeniyoruz.
Bizler artık, basamaklandırılmayan sağlık sisteminin, adaletsiz görev dağılımının yükünü SIRTLAN(A)MAYACAĞIZ!, çünkü ölüyoruz..
Pandemide daha da yıprandık, tükendik.. Hala da canımız pahasına çalışmayı sürdürüyoruz. Bizler mesleğimizin gereklerini elbette yapacaktık ve yaptık. Buna rağmen salgın değil, algı yönetildi. Bu algı yönetiminde de biz sağlık çalışanlarına yalnızca kahramanlık güzellemeleri, balkonlardan alkışlar, hakkınızı ödeyemeyiz tesellileri düştü. Uzunca bir süre “of” bile diyemedik, çünkü “kahramanlar yorulmaz” gibi büyük bir duygusal yüke maruz bırakıldık.
Bugüne kadar Pandemi´de 489 sağlık çalışanını kaybettik.
Hekimlerimiz tükeniyor.
Bugün soruyorlar hekimler neden istifa ediyor, neden emekli olmak istiyorlar, neden göç ediyorlar diye… Hekimler ölürken dahi mesleki onurları verilmediği için istifa ediyor.
Biz hekimlik yapmak istiyoruz.
Daha çok kayıp yaşamamak için, Bu gidişata dur demek için haklarımızı bir an önce istiyoruz.
COVID-19 için meslek hastalığı yasası çıkarılmasını talep ediyoruz.
Her yıla 120 gün yıpranma payı istiyoruz. Asistan hekimler artık yeter diyor.
Asistan hekimler, uzmanlık eğitimi almak için geldikleri kliniklerde asıl görevlerinin öğrenmek olduğunu hatırlatıyor, nitelikli eğitim İSTİYORLAR.
İnsanca çalışma koşullarının sağlanmasını adaletsiz görev dağılımına son verilmesini TALEP EDİYORLAR!
Yataklı kurumlar yönetmeliğinde değişikliğe gidilerek nöbet ertesi izin hakkının ücret kesintisi olmaksızın ön koşulsuz tanımlanmasını İSTİYORLAR
Bizler de hekimlik yaparken dayatılan ölümüne çalışma şartları nedeniyle bir arkadaşımızı daha kaybetmeye tahammülümüz yok diyoruz.
HATIRLATIYORUZ:
Asistan Hekimler uzmanlık öğrencisidir, Yorgun hekim, uykusuz hekim, tükenmiş hekim ölüm demektir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —