TÜRK BÖBREK VAKFI HİZMETLERİNE DEVAM EDİYOR
Türk Böbrek Vakfı Tekirdağ Şubesi, böbrek hastalıklarıyla mücadelede yeni ve ses getiren projeleriyle yoluna hız kesmeden devam ediyor.
Tekirdağ’da bulunan Türk Böbrek Vakfı Tekirdağ Hüseyin Terzi Diyaliz Merkezi, her geçen gün artan kapasitesi ile bölgedeki en önemli diyaliz merkezi olma özelliğini koruyor. Özellikle yaz aylarında, diyaliz merkezinin Trakya’nın turistik cazibe merkezlerine yakınlığı sebebiyle daha da çok talep aldıklarını belirten Türk Böbrek Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Ali Arda, ellerinden gelenin en iyisini yaparak hastalara yardımcı olmaya çalıştıklarını söyledi.
Ali Arda, Türk Böbrek Vakfı olarak kuruldukları 1985 yılından bu yana durmadan gelişerek diyaliz hastalarına bir umut ışığı olmaya çalıştıklarını belirterek, son dönemde gerçekleştirdikleri projeleri özetledi.
“TUZA SAVAŞ AÇTIK”
Arda, “üç beyaz” olarak tabir edilen un, tuz ve şeker kullanımı konusunda bilinçlendirme çalışmaları yaptıklarını açıkladı. Ülkemizde aşırı tuz tüketiminin ana nedeninin beyaz ekmek olduğunu belirten Arda, “tuz tüketimi ile ilgili olarak başlangıçta İstanbul Halk Ekmek ile bir çalışma yaptık. Ekmeğin lezzetini etkilemeden tuz oranını aşağıya çektik. Bunda başarılı sonuçlar alınca diğer 16 büyük şehir belediyelerine de bu projeyi uygulamayı önerdik,” diye konuştu. Yine yaptıkları çalışmalar sonucunda birçok restoranda masalardan tuzlukların kaldırıldığını, müşterilerin talebi halinde tuz getirilmeye başlandığını açıklayan Arda, bu uygulamaların yaygınlaşması için ilgili kuruluşlarla toplantılar yaptıklarını ifade etti.
Arda, Türkiye’de tuz tüketim miktarının dünya ortalamasının üç katı kadar olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Günlük tuz tüketiminin azaltılması için eğitim çalışmaları, Milli Eğitim müfredatına tuz tüketimi konularının eklenmesi, restoranlarda masalardan tuzlukların kaldırılması ve bu kampanyaya destek veren işletmelerin sertifikalandırılması, hazır gıda paketlerinde uyarı etiketlerine yer verilmesi, Türk Gıda Kodeksi'nde düzenlemeler yapılması, bilgilendirici kamu spotlarının hazırlanması ve yayınlanması gibi geniş bir yelpazede çalışmalar planlıyor ve uyguluyoruz.”
AŞIRI ŞEKER OBEZ YAPIYOR
“Aşırı şeker tüketimi ve şişmanlık gibi aslında önlenebilir beslenme hatalarına ek olarak artık daha az hareket eden bir toplum olmamızın sonucunda ülke olarak şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları ve elbette ki kronik böbrek hastalığı ile karşı karşıyayız,” şeklinde konuşan Vakıf Genel Başkan Yardımcısı Arda, aşırı şeker tüketimini önlemeye yönelik de çalışmaları bulunduğunu söyledi.
Yüksek kalorili ama besin değeri düşük, yağ ve şeker açısından zengin hazır gıdalara erişimin yaygınlaşması sebebiyle son 30 yılda ülkemizde obezitenin hızla tırmandığına değinen Arda, “Türkiye’de Aşırı Şeker Tüketimi ve Obeziteye Hayır, Tehlikeyi Gör gibi spotlarla gerek görsel, gerek yazılı medyada bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz. Aşırı şeker tüketiminin önüne geçebilmek için çeşitli pratik önerilerimiz var. Bunları duyurmaya çalışıyoruz. Örneğin egzersizin önemini vurgulamak amacıyla ‘otobüsten bir durak önce inin, yolun kalanını yürüyün,’ diyoruz. ‘Bugünden itibaren çayınıza şeker atmayın, acıkınca kek, poğaça yerine mevsim meyveleri, kuruyemiş tüketin,' diyoruz," sözlerini kullandı.
Son dönemde en çok ses getiren projelerinin de “Beni Bağışlayın,” spotuyla hayata geçirilen organ bağışı kampanyası olduğunu ifade eden Ali Arda, bu kampanyada önemli isimlerin de üzerinde organ resimleri olan beyaz tişörtlerle objektif karşısına geçerek kendilerine gönüllü olarak destek verdiklerini belirtti ve “kampanyamızda bize destek olan tüm sanatçılarımıza vakfım adına teşekkür ediyorum,” diye konuştu.
DR GÜRDAL: “ÜÇ BEYAZDAN UZAK DURULMALI”
Türk Böbrek Vakfı’nın Tekirdağ’daki Hacı Hüseyin Terzi Diyaliz Merkezi’nin sorumlu hekimi Dr Alper Gürdal ise aşırı tuz, şeker ve unlu mamul tüketiminin zararlarını şöyle sıraladı:
“Tuz çok kullanıldığında kan basıncını arttırır. Bu nedenle tansiyonu yüksek kişilere önerilmez. Böbrek bozukluklarında, kalp rahatsızlıklarında, ödem durumlarında yemeklere eklenmemesi gerekir. Ayrıca tuz bağırsakların çalışmasındaki etkinliği azalttığından vitamin yetersizliği ve bağırsak rahatsızlıklarına da sebep olabilir. Yine tuz, kan şekerinin aniden yükselip aniden düşmesine sebep olur. Buna bağlı halsizlik, yorgunluk, uyku gibi rahatsızlıklar oluşur. Çok şeker tüketimi şişmanlık ve diş çürümesine neden olur. Fazla şeker pankreası yorar, insülin üretmeye zorlar, diyabete neden olur. Çocuklara şekerli mamalar çok verildiğinde büyüme ve gelişme durur. Kepeği ve özü ayrılmadan değirmenlerde öğütülen un ise, besinlerle alınan demir, kalsiyum, çinko gibi mineralleri azaltır. Un ve unlu mamuller, obezitenin oluşmasına ve ilerlemesine, hipertansiyona ve sindirim sistemi bozukluklarına neden olabilir. Kan şekerinin yükselmesine de sebep olmaktadır.”
